MERHABA GİLEDİS ÇAKILLI KÖYÜ YENİ RESMİ WEB SİTEMİZE HOŞGELDİNİZ SİTEMİZ SİZ ZİYARETÇİLERİMİZ İÇİN HERGÜN VE HER AY OLMAK ÜZERE AŞAMALI OLARAK YENİLENMEKTEDİR SİTEMİZDE ÇAKILLI KÖYÜ /DERİNKUYU/NEVŞEHİR HAKKINDA HERŞEYİ RAHATÇA BULABİLİRSİNİZ UMARIM SİTEMİZDE İYİ VAKİT GEÇİRİRSİNİZ SİTEMİZE VE KÖYÜMÜZE DESTEKLERİNİZİ BEKLİYORUZ UNUTMAYIN VİDEOLARI İZLERKEN RADYOYU KAPATINIZ SAYGILARIMLA SİTE KURUCUSU İBRAHİM POYRAZPhoto Sharing and Video Hosting at Photobucket Sık Kullanılanlara Ekle
   
  ÇAKILLI KÖYÜ WEB SİTESİ
  KADINLAR DEĞERİNİ NASIL BULDU
 

Kadınlar, gerçek değerini 'İslam’la bulmuştur
Sadece hanımlar değil aslında “erkek”ler de gerçek kıymetlerini ve şahsiyetlerini İslâm’la bulmuşlardır. Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), gerçek erkekliğin zorbalık, kabalık ve hoyratlıkta değil, nefsine hâkim olmakta, civanmertlikte ve fazilette olduğunu göstermiştir.

Dinimizde, kadın aynen erkek gibi cemiyetin bir parçası olarak kabul edilir, görüşü alınır ve onunla istişare yapılır. Bunun pratikte en güzel örneğini de bizzat Fahr-i Kâinat Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) vermiştir. O ki vahy ile mueyyed Nebiler Sultani (sallallahu aleyhi ve sellem)’dir. Önüne gelen bütün mesele ve problemlerin çözümü doğrudan doğruya Ars-i Azam’dan halledilmiştir. Bununla beraber O, çok defa hanımlarıyla oturur ve bir arkadaş gibi onlarla bazı meselelerin müzakeresini yapardı. Vahiy ile mueyyed olan Allah Resulü’nün (sallallahu aleyhi ve sellem) böyle bir şeye ihtiyacı yoktu; ama O, ümmetine bir şey öğretmek istiyordu: Kadın, o güne kadar olduğundan çok farklı bir yere oturtulacaktı ve iste O, bu önemli vazifeyi bilfiil temsil ediyordu.

İste bir misal. Hudeybiye anlaşması, Müslümanlara çok ağır gelmişti. Öyle ki, kimsede yerinden kımıldayacak mecal kalmamıştı. Bu arada Allah Resulü (sallallahu aleyhi ve sellem), kendisiyle hacca gelenlere, kurbanlarını kesmelerini ve ihramdan çıkmalarını emretmişti. Ancak sahabe, ‘Acaba verilen kararda bir değişiklik olur mu?’ diye, meseleyi ağırdan alıyordu. Allah Resulü (sallallahu aleyhi ve sellem), emrini bir kere daha tekrarladı. Fakat sahabedeki ümitli bekleyiş tavrı değişmedi. Bu, asla Allah Resulü’ne (sallallahu aleyhi ve sellem) karşı bir muhalefet değildi; sadece başka bir alternatifin olup olmadığını öğrenmekti. Zira Kâbe’yi tavaf etmek üzere yola çıkmışlardı. Belki Hudeybiye anlaşmasındaki kabul edilen şartlar tatbik edilmez de anlaşmada bir değişiklik olabilir’ diye bekliyorlardı

İki Cihan Serverı (sallallahu aleyhi ve sellem), sahabedeki bu durumu sezince hemen çadırına girdi. Ve hanimi Ummu Seleme validemizle (radiyallahu anha) istişare etti. Bu ufku geniş annemiz de istişarenin hakkini vermek için fikrini beyan etti ve su mealde sözler söyledi: “Ya Rasulallah! Emrini bir daha tekrar etme. Belki muhalefet eder ve mahvolurlar. Fakat Sen, Kendi kurbanlarını kes ve onlara bir sey demeden ihramdan çık. Onlar verdiğin emrin kesinliğini anlayınca, Sana itaat edeceklerdir.”

Hanımla istişare edilir mi?
Allah Resulü (sallallahu aleyhi ve sellem) de böyle düşünüyordu. Hemen bıçağını eline aldı ve çadırından çıkarak kendine ait kurbanları kesmeye başladı. O daha birkaç kurban kesmişti ki, sahabe de kendi kurbanlarını kesmeye koyuldu. Çünkü artik verilen karardan dönüş olmadığını anlamışlardı. (Buhari, Surût 15) (Bir aile reisi olarak aile hayatında, hanımıyla istişareye yer vermeyen ve İslam’ın kadını esir ettiğini söyleyen talihsizlerin kulakları çınlasın!)

Kadın haklarını müdafaa edenlerin düşüncelerinde bile kadın, hâlâ ikinci dereceden bir varlık olmaktan kurtulmuş değildir. Oysa dinimiz, kadına, bir bütünün yarısı nazarıyla bakmaktadır. Kadın, öyle bir bütünün parçasıdır ki, diğer parçanın ise yaraması için onun mevcudiyeti şarttır. Bu parçalardan her birerleri, diğerinin gerçek değerini bulması bakımından önemli bir esastır. Elverir ki, Rabb’ımızın koyduğu ölçülere riayet edilsin ve denge için yaratılan bir şey dengenin aleyhinde istismar edilmesin... Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), nasıl hareketleriyle kadınlara karşı lütufkâr davranıyordu; sözleriyle de hep bu şekilde davranmayı teşvik ediyordu. Bir hadislerinde şöyle buyururlar: “Mu’minlerin iman bakımından en kusursuzu, ahlâki en güzel olanıdır. Ahlâki en güzel olanınız da, kadınlarınıza en güzel davrananınızdır.” (Ebu Davud, Sunnet 15)

Hadisleri çoğaltabiliriz. Görülüyor ki, kadınlık O’nun nurlu beyanlarıyla, kendi şeref ve haysiyetini garanti altına almış, o güne kadar ayaklar altında çiğnenen, hor ve hakir bir varlık olmaktan kurtulmuş, dünya ve ukba saltanatı kazanmıştır.

Kadınlara güzel davranmayı Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) emretti.

 
 
  Bugün 30 ziyaretçi (44 klik) kişi burdaydı!



Bu site
Canlı TV tarafından desteklenmektedir.
ÇAKILLI KÖYÜ RESMİ CHAT ODASI nin katkılarıyla hazırlanmıştır
Eğer Sohbet odalarını açamadıysanız Lütfen XPJAVA  programını yükleyiniz. 
 
 

 
 
htmlkodlar.net

İSTİKLAL MARŞI

Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.

Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celal?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal...
Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.

Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
'Medeniyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?

Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın.
Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın.
Doğacaktır sana va'dettiği günler hakk'ın...
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.

Bastığın yerleri 'toprak!' diyerek geçme, tanı:
Düşün altında binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şuheda fışkıracak toprağı sıksan, şuheda!
Canı, cananı, bütün varımı alsın da hüda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.

Ruhumun senden, ilahi, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.
Bu ezanlar-ki şahadetleri dinin temeli,
Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.

O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım,
Her cerihamdan, ilahi, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır ruh-i mücerred gibi yerden na'şım;
O zaman yükselerek arşa değer belki başım.

Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal:
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!

Mehmet Akif Ersoy

www.html-hazirkodtr.gg
User-agent: * allow: /
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol